“Özel eğitimli çocuklar için güzel şeyler oluyor”

“Özel eğitimli çocuklar için güzel şeyler oluyor”
  • 16 Mayıs 2016 15:26

10-16 Mayıs Engeliler haftası etkinlikleri kapsamında özel eğitim gereksinimli öğrenciler ve ailelerine eğitsel katkı sağlamak amacıyla 11-12-13 Mayıs 2016 tarihlerinde Konak Namık Kemal Lisesi konferans salonunda ekli program doğrultusunda Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü ve Üstün zekalıların Eğitimi Anabilim dalı Başkanı Yar. Doç. Dr. Burak Karabey, Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Zihinsel Engelliler Eğitimi Anabilim dalı Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr. Ayşe Dolunay Sarıca, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazlı Burcu Özbaran’nın katılımıyla eğitim etkinlikleri yapılması ve yapılacak etkinliklerde koordinatör olarak Çeşme Rehberlik ve Araştırma Merkezi ve Müdürü Bayram Günay’ın görevlendirilmesi ilgili Valilik onayı ile uygun görülerek 3 gün sürecek etkinliklerde görev aldılar. 

Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü ve Üstün Zekalıların Eğitimi Anabilim dalı Başkanı Yar. Doç. Dr. Burak KarabeyNamık Kemal Lisesi’nde yaptığı bir sunumdan sonra, bana çocuklar için yaptığı çalışmaları hakkında bilgi verdi. 

“Çocuklara düşünebilmeyi öğretmeliyiz” 

Güzel ve farklı bir bakış açısına sahipsiniz. Peki, siz kendinizi nasıl tanımlarsınız?

Matematik öğretmenliği bölümü mezunuyum. Daha sonra üstün yetenekli çocuklar üzerine doktora çalışmasında bulundum. Özellikle düşünme becerileri, yaratıcılık,matematiksel problemlere bakış açısı üzerine. Aynı zamanda Özel Eğitim Bölümü’nde Üstün Zekalı Eğitim Anabilim Dalı’nın kurucu başkanıyım. Ne yapıyorsun? Diye sorduklarında şöyle cevap veriyorum; Genel olarak potansiyeli olan yetenekli çocukların yeteneklerini ortaya çıkartmak üzerine çalışıyorum.Bunun yanında disiplinler arası etkileşim üzerine de çalışıyorum. Tabi ben tek başıma değilim. Bölümde diğer arkadaşlarla beraber yapıyorum bunu. Özellikle bizim yoğunlaştığımız alanlar; çocuklar için; bilim, teknoloji ve matematik eğitimi ile birlikte felsefe eğitimi üzerine bir çalışma. Çünkü bence en önemli kısmı düşünme kısmı, yani felsefe kısmı oluşturuyor.  Çocukların küçük yaştan itibaren düşünebilme ve öğrenebilme üzerine çalışmaların daha iyi yapılması gerektiğini düşünüyorum. Esas yaptığımız da bu. Mesela bana ‘Nasıl bu kadar matematik bilgin oldu?’ dedikleri zaman cevabım; “Aslında matematiği öğrendiğinizi şöyle fark ediyorsunuz. Düşünmeyi öğrendiğiniz zaman matematiği öğreniyorsunuz” oluyor. 

“Matematik tiyatro sahnesinin kulisi gibidir”

Hayatın her alanında matematik var? Aslında attığınız her adımı bile hesaplıyoruz?

Evet, ancak şöyle bir durum var. Bu tiyatro sahnesi gibidir. Tiyatro sahnesinin arkasında büyük bir kadro vardır. Siz o kadroyu hiç görmezsiniz. Matematik de onun gibidir. Aslında sahnenin arkasında dönen şeydir matematik. Önünde değildir ama bilmeniz, sezmeniz gerekiyor. Mesela bir floresandüşünüyorsunuz floresan diyorsunuz; içinde kimya, fizik,elektrik, sanat vs. var. Sesinin çıkması için de müziğini düşünüyoruz. Aslında bakarsanız her alan bir biriyle ilişkilidir. Bütün alanların ilişkisini kurabildiğiniz zaman ve tabi alanlar arası geçişi yaptığınız zaman çocuklar çok şey öğrenebiliyor. Biz de eğitimlerimizde bunu yapmaya çalışıyoruz. 

“Temel beceriler çok önemli”

Konuklarımız arasında bir soru yönetildi.Veliler çocuklarının genelde her derste başarılı olmasını istiyor. Çocuğun akademik başarısı ne kadar önemli veya değil. Türkiye genelinde veya İzmir için bunu nasıl değerlendirirsiniz? Mesela çocuk İngilizcede daha başarılı ama başarısız olduğu ders matematik olunca veliler matematik dersi vererek konuyu güçlendirmeye çalışıyor. Türkiye’de böyle bir algı var. Prof. Dr. Bülbin Sucuoğlu da bunun çok altını çizmişti. Sevginin altı boş demişti. Çocuğun başarısız olduğu alana değil de başarılı alana yönelmesi kanaatine vardım. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Aslında bakarsanız teknik açıdan bizim kesinlikle temel becerilerimizin olması lazım. Ben matematik bilmiyorum diyen bir insanın da aslında bir matematik bilgisi vardır. Yani belirli bir temel bilgiyi herkesin beli bir düzeyde alması gerekiyor. Bu kesinlikle çok önemli ve bence olmazsa olmaz bir olgu. Çünkü, onun arkasından kişinin becerileri ortaya çıkıyor. Eğer bir konuda çocuğun becerisi yüksekse yeteneği ortaya çıkıyor. Yeteneği yüksekse biz o alanda o insana zeki insan diyoruz. Toplum tarafından da genelde böyle adlandırılıyor. Doğal olarak insanların yetenekleri yönünde eğitilmesi ve yönlendirilmesi gerekiyor. Esas olan budur. İşe yarayan da budur. Sadece o alanda değil. O alana yakın alanlarda da eğitim alması gerekiyor. Mesela dil yeteneği yüksekse çocuğun felsefe yeteneği de yüksek olabilir. 

Bu haber ilgini çekebilir ->  Soyer: “Yaptığımız her şey en çok gençler için”

“ÇOGA ile çocuklara başka alanları keşfetmelerini sağlıyoruz”

Hemen bu sunumunuzda bahsettiğiniz dar alan şişeağzı modeli ile ilgili sormak istiyorum. Modellemede ilk başta seçenek 7 dersten başlıyor dediniz. Biraz bunu açabilir misiniz?

Çocuk gelişim akademisi (ÇOGA) dediğimiz bir modelimizvar. ÇOGA’da şöyle bir yapıyla başlıyoruz. Bireylerin maksimum seviyede alabileceği, görebileceği her eğitimivermeye çalışıyoruz. Mesela bilimde matematik, sanattamüzik, felsefede yaratıcılık gibi dersleri atölyeler aracılığıyla sunuyoruz. Burada çocuklara tabanı oluşturmalarını, hangi alanda potansiyelleri yüksek olduklarını hem araştırmayı sağlıyoruz hem de bir taban oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü müzikte yetenekli bir birey sadece müzikte yetenekli değildir. Muhakkak onun tabanı geniştir. O tabanında sivrilen müzik olmuştur. Çocuk birçok şeye sahiptir. Sadece müzik bilgisine sahip değildir. Aynı zamanda edebiyat, görsel, matematik gibi bilgileri vardır. Ama bir tanesi sivrilmiştir ve o alanda eğitim alabilir. Fakat tabanının geniş olması gerekiyor. Sonra ikinci seçenek olarak da bunu daraltıyoruz. Yakın alanları seçiyoruz. Çocuğun başarılı olduğu alanları seçiyoruz. Mesela istatistiğe baktığımız zaman müzikte başarılı olan çocukların matematikte de başarılı olduğunu görürsünüz. Birçok araştırma da bunu söyler. Yakın olan alanları seçiyoruz ve çocuğun o alanlarda daha derin bilgilerle donatılmasını ve yeteneklerini ortaya çıkartmasını sağlıyoruz. Daha üst seviyelerde de çocuk zaten uzmanlaşmaya başlıyor. Ve o alanı da kendisi seçiyor. 

“Bir kamp modeli kurmak istiyoruz”

Bir yaz okulu açma projeniz var mı?

Hala tasarı halinde ama bir yaz okulu düşünüyoruz. Aziz hocamızın izinden gidiyoruz. Bir yapı düşünüyoruz. Bu düşündüğümüz yapı özellikle çocukların yeteneklerini ortaya çıkaracağı bir kamp modeli kurmak. Yapımız bu şekilde gidecek. Geçen sene biz bunu yaptık. Üniversitemizde yapmıştık. Bu sene gene üniversitemizde yapacağız ama bunu bir kamp yerine, bir yapıya dönüştürdüğümüz zaman işimiz daha kolay olacak. Şimdi onun üstünde çalışıyoruz. Bunu İzmir civarında yapmayı düşünüyoruz. 

“Küçük ve sağlam adımlar atıyorum”

Üniversitede yaptığınız yaz okulundan bahsedelim. Başvurular nasıl olacak? Çocuklar içinkriterleriniz neler? 

çocukgelişimakademisi.com diye bir sitemiz var. İnsanlar bize buradan erişebiliyorlar. Biz kayıtları Online olarak alıyoruz. Eğer kayıt sayısı çok yüksek olursa bu sefer çocukları görüşmeye çağırıyoruz. Çocuklarla görüşme yapacağız. Bu şekilde çocukları alacağız. Çünkü bizim için programa uyum da önemli. Geçen sene 30 çocukla çalıştık. Bu sene 60 sayısına çıkabiliriz. Eğitimci sayımızı da artırdık. Programımız iki hafta olup eğitimler 10 gün olacak. Saat 10:00 ile 16:00 arası. Üniversitemizin kampüsündegerçekleştiriyoruz. Bunun için bir ücretimiz var. Ücret öğrenci başına maksimum Bin TL olacak. Aynı zamanda burs olanağımız da var. Süreç ise şu şekilde olacak; Kayıtlar Mayıs ayında başlayıp Haziran sonuna kadar devam edecek. Sonra Temmuz ayında görüşmeleri sağlayıp, 22 Ağustos’ta eğitimimize başlayacağız. Eğitimlerimiz 2 Eylül’e kadarsürecek. Bu sene daha iyi yapıyoruz. ‘Peki, bunu niye daha fazla yapmıyorsun?’ diyorlar. Ben de cevap olarak; “Küçük adımlar atmayı seven bir insanım. Küçük ve sağlam adımlar atarak gidiyorum” diyorum. 

“Her eğitim belirli seviyede alınmalı”

Çocukların doğada tadarak, yaşayarak eğitim almalarınasıcak bakıyor musunuz?

Tabi ki sıcak bakıyorum ama her eğitimin belirli seviyelerde alınması gerekiyor. Mesela Montessori eğitimi çok uyguladığınız zaman çocukları çok yalnızlaştığını görüyorsunuz. Böyle problemlerin ortaya çıktığını görüyorsunuz.  O yüzden ben her eğitimin faydalı olduğunu ama bir eğitim modellinden ziyade çocukların birçok modeldeeğitim almaları gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak, dinlenmek için neler yapıyorsunuz?

Benim dinlenmek için bir vakit kovaladığım yok. Teknik açıdan çok dinlenmeye ihtiyacı olan birisi de değilim. Genelde zamanımın çoğunu bilgisayar başında ve bisiklet üstünde geçiriyorum. Bisiklet sürmeyi çok seviyorum, çok sürüyorum. 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.