EYY AZİZ ATATÜRK GEL BENİM DERTLERİMİ ÇÖZ

EYY AZİZ ATATÜRK GEL BENİM DERTLERİMİ ÇÖZ
  • 12 Kasım 2018 21:48

Tamamen bireyselleşen ve kendi çıkarları dışında her şeye duyarsız kalan günümüz yurttaşları sıkıştıkça somut bir yüce kurtarıcıya ihtiyaç duyuyor.

İnanç erezyonları ilahi bağlılığı dejenere etse de bir kısım yurttaş aradığını hacı, hoca, şeyh şeklinde temessül ( Benzeşme ) ettiğini düşündüğü kişilere koşarak ilahi kudrete dolaylı yoldan sarılıyor. Belki bir kısım bu tür eylemler şirk ( ortak koşma) olsa da günümüz anlayışında bir mahsuru yok.

Gerçekte kendi güvenliği için sarayın önüne İngiliz zırhlısını getirten sultan TV dizi canlandırmasında İngiliz elçiyi tokatlayarak güncel sorunlara çözüm arayışı sunmakla berber yaşanan gerçek ,sırtlanların arasında kalan devekuşunun kafasını toprağa sokmasına ne kadar benzer.

Bireysellik o kadar ileri seviyede olmalı ki 10 Kasım itibarıyla yapılan ve yaşanan çılgınlık beni bunları yazmaya itti.

Hayat konforundan yada bireyselleştirdiği tercihlerinden asla taviz vermeyen büyük bir kitle algıladığı tehdit karşısında sembollere sarılarak kurtuluşu ummakta.

Oysa bu tutum fiili ayrışmanın gereğini yerine getirmekten başka bir işe yaramaz.

Bunu örneklendirmek gerekirse, 17 Ağustos 1999 depreminde yine keskin hatlar ile birbirinden ayrışan insanlar daha bu kadar bireyselleşmemişken o dehşetli gece yarısı birbirlerinin imdadına koşmuştu. Çünkü aynı kader ortak yaşanıyor ve başka tercih hakkı bırakmıyordu.

Daha sonrasında sağlanan bu birlikteliği dağıtmak için acil kodu ile birtakım zevat devreye girmiş  ve donanmada yaşandığını iddia ettikleri hayal gücünü bile zorlayan sapkın ithamlar ile  askerin depreme neden olduğunu söylemekten çekinmeden felaket sonrası da olsa sağlanan birlikteliği dağıtmıştır.

Bir ilerisi yaşanan olay olarak 15 Temmuz faciası sonrası Gölcük/ Kocaeli esnafı tüm donanma personelini suçlu ilan ederek aşırı hakaret ve tacize maruz bırakınca personel alışveriş tercihini Değirmendere’ye çevirdi. Bu durum tüm ilke ve prensipleri anında yok etti ,esnaf Belediye Başkanını ricacı olarak Garnizon Komutanına gönderip askerden özür diledi. Böylece zor ortamların getirdiği barış tekrar sağlandı, bölgeye huzur geldi. Yani bir çeşit bedel ödendi.

Şimdi bu günlerde benim dikkatimi çeken siyasi söylemler ve bunun uzantısı olan psikolojik harekat unsuru sosyal paylaşımlar ,bireyselleşen kitlelerin tüm vasıflarını yitirerek kendilerine kurtarıcı arayıp onun eli ile korktuğu her şeyin def edilmesini isteyen bir hezeyana tutulduğu anlaşılıyor.

Bu haber ilgini çekebilir ->  Genç tasarımcılara ödüllerini Başkan Cemil Tugay verdi

Nasıl ki Abdülhamit’in dizide İngiliz elçiyi tokatlaması ile bu günkü sorunlara çözüm aranıyorsa tıpkı onun gibi Atatürk üzerinden de sanal çözümler üretilmeye çalışılıyor.

Oysa Atatürk ömrünü cephelerde geçirirken aynı zamanda oraları ve gittiği her yeri kendine mektep etmiş kendini geliştirmiş. Milli mücadeleye başladığında kelleyi koltuğa almış ama sonrasında toplumsal uzlaşıyı sağlamış ve tüm toplum bileşenlerini etrafında toplamış. Bu uzlaşı neticesi bağımsızlık savaşını kazanmakla kalmayıp üstüne yaptığı tüm değişimler yine büyük bir uzlaşı ile olmuş. İtiraz edeceklere bir pencere açayım, eğer uzlaşı olamasaydı çıkan cılız muhalefet bastırılamaz ve başarı elde edilemezdi.

Bu gün kimin sorunu varsa bir kahramanın ortaya çıkmasını yada o da olmazsa geçmişte kalan bir yücenin kendini kurtarmasını bekliyor. Oysa muhtaç olduğun kudret damarlarında mevcuttur.

Daha fazla ayrışmadan yada çok büyük bir felaket gelmeden aklımızı başımıza toplarsak iyi ederiz.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.